Kayıtlar

Kristin Hannah - Eğer İnanırsan

Resim
Mariah ve Deli Fişek... İkisi de birbirinden çok zıt karakterler ve yolları bir şekilde birleşiveriyor. Mariah, kimseyle muhatap olmayan babası ile beraber bir çiftlik evinde yaşayan ve sözde kendisini korumak adına yıllarca çiftlikten dışarı adımını dahi atmayan bir kadın. Deli Fişek Stone ise belli bir yere ya da kişiye bağlı kalamayan, özgürlüğüne çok düşkün bir adam. Bu iki zıt karakter Deli Fişek'in kışı geçirmek amacıyla çiftlikte işe başlaması ile tanışırlar ve sonrasında ikili arasındaki olaylar biraz tahmin edilebilir gibi gitse de geçmişin derin sırlarıyla sarmalanmış olaylar kitabı gayet çekici ve okunabilir kılıyor. Hannah'ın okuduğum ikinci kitabı ve diğer okuduğum kitabın üstünden yaklaşık üç yıl geçmesine rağmen tadı hala damağımda diyebilirim. Bu kitapta da etkilendiğim çok yerler oldu. Anne ve baba olarak çocuklarımızı ihmal etmememiz gerektiğini, onları korumak adına bazen hatalar yapabileceğimizi ve bunların yıllara mal olabileceğini gördüm. Yazar

Rüzgar'ın 9. Ayı

Resim
Benim minik adamım 9 ayını doldurdu. Bundan 9 ay önce içimde çok büyük bir korku vardı. Nasıl olacak, acaba bakabilecek miyim falan diye. Ama ana olunca cidden olaylar farklı oluyormuş. Hayatımda hiç bebek altı değiştirmemiş ben hastanede kimseye bırakmamıştım ve kimsenin öğretmesini de beklemeden değiştirmiştim altını. Dokunamam ki diye düşünürken o küçük oğlana dokundum, kıyafetlerini giydirdim ve daha neler neler.. O bu dünyaya yeni geldiği için acemiyken bende bu durumla daha önce karşılaşmadığım için oldukça acemiydim. Ama sanırım artık aştık bazı şeyleri. O bize alıştı biz ona ve ilk zamanların zorluğu hiç kalmadı diyebilirim. Ya da karşılaştığımız zor durumlara da mı alıştık bilemiyorum.. Rüzgar emekliyor ve koltuğa tutunarak ayağa kalkabiliyor. Bazen bizi bırakıp bir iki adım da atabiliyor ama henüz tam anlamıyla yürümeye başlamadı. Top oynuyoruz. Karşılıklı oturup birbirimize atıyoruz yavaşça topu ve attım diyoruz :) Çek bırak araba oynuyoruz aynı şekilde. Gerçi o eline alıp b

Aeden Kitap Yorumu

Resim
Nasıl güzeldi. Aeden kitabı yazarı Azra Kohen ve kitap Destek yayınlarından çıkmıştır. Öncelikle ben yazarın Fi, Çi, Pi serisini okumadım ve Aeden kitabı her yerde karşıma çıkınca ilgimi oldukça çekmişti. Bunun üzerine aklımda takılan bir soru oldu ki: Bu kitap Fi, Çi, Pi serisini okumayan biri için okunabilir mi? Bu durumda okusam anlamayacağım şeyler olur mu? gibi... Araştırdım ki seriden bağımsız bir kitapmış ve böylece almış bulundum. İyi ki de almışım ve iyi ki de okumuşum. Gerçekten harika bir kitaptı. Kitap kurgusal olarak farklı bir gezegende başlıyor. Ana karakterlerimiz de bu gezegende yaşayan Sonje ve Numi. Yolları bir şekilde dünyamızla kesişiyor ve dünyamızda ki yanlışlıklar ve kötülüklerin üzerinden olaylar devam ediyor. Akıcı ve tek solukta okunabilir bir kitap lakin insanı fazlasıyla düşündürdüğü ve hayatı sorgulattığı için ben sindirerek ağır bir şekilde okudum. Üzerine düşündüğüm yerler çok oldu. Azra Hanım sayesinde araştırma yaptığım yerler de çok oldu. Kitap dünya

Rüzgar'ın 6 - 8. ayları

Resim
Doğduğunda " bu nasıl büyüyecek ya çok küçük" diye endişelendiğim bebeğim koca bir adam oldu da yürümeye çalışıyor. Tamam abarttım biraz neyse :) Ama şu bir gerçek ki bebekler çok çabuk büyüyor. Henüz tam anlamıyla emeklemeye başlamadı. Bunun sebebi bence, yürümek istemesi. Dizlerine değil ayaklarına ağırlık verip kalkmaya çalışıyor fakat maalesef başarılı olamadı henüz. Yere bıraktığımızda dönerek ve sürünerek istediği her yere gidebiliyor. Genel olarak halının dışını tercih ediyor. Oyuncaklarını parkeye vurup çıkardığı seslerden zevk alıyor. Bahar bebeği güzel oluyor fakat tam emekleme dönemleri kışa geldiği için biraz endişeleniyor insan ister istemez. Bu ay biraz sancılı geçiyor. Ben diş yüzünden olduğunu düşünüyorum. Bir tane çıkmış bugün fark ettim. Bu diş döneminde bebekler gerçekten çok huysuz oluyor. Mesela Rüzgar gece 8 saat uyuyorsa her saat başı yani 8 defa kalkıyoruz. Uykusuz kalmak, tam uykuya daldığında tekrar tekrar uyanmak insanı çileden çıkarıyor. Gündüz uyk

Kendine Bir Mektup Yaz

Resim
Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, dijital dünya sağ olsun sayesinde mektup denen bir şey kalmadı. Bırak mektubu insanların çoğu günlük dahi tutmuyor tutanların ise çoğunluğu dijital ortamda tutuyor. Hamile kaldığımı öğrendiğimde hemen bir ajanda edinip yazmaya başlamıştım. Bebeğimin büyüyüp bir adam olduğunda yazdıklarımı okuyunca çok mutlu olacağını ve zaman zaman da duygulanacağını hayal ediyordum ve bazen de acaba saçma bulur mu falan gibi endişeye kapılsam da yazmaya devam ettim. Şu an iyi ki o ajandayı almışım ve iyi ki bebeğim için yazmışım diyorum. Bundan bu kadar emin olmam da iki yıl önce kendime yazdığım mektubun yeri çok büyük. Evet kendime bir mektup yazmıştım 🙈 Hatta bunu yaparken saçmaladığımı da düşündüm ama bu düşünce yazmama engel olmadı. Üzerine iki yıl sonra doğum günümün tarihini atıp saklamıştım o mektubu. 22 Ekim doğum günümdü. Akşamdan mektubumu baş ucuma koydum ve bayramlıkları baş ucunda sevinçle uykuya dalan çocuklar gibiydim o akşam. Sabahsa ilk işim mektubu

Sömürgenler ve Tükenenler

Resim
Merhaba. Bu bir tükenmiş anne ve tükenmiş bir kadın yazısıdır. Tükenmişlik, evet duygularımın karşılığı tam da bu kelime. Peki nedir tükenmişlik? Benim duygularımdaki karşılığı tam olarak şöyle: İnsanlar senden sürekli bir şeyler bekler, bekler ve beklerler. Sürekli seni ve sahip olduğun şeyleri başkalarıyla sonu gelmez bir şekilde kıyaslar ve kıyaslarlar. Sen onların istediği insan ol. Sen onların düşündüklerini düşün, destekle ve uygula. E peki senin düşündüklerin ve isteklerin ne olacak? Hiç. Koca bir HİÇ. Çünkü sen bu koca evrende bit kadar bile değilsin ama seni tüketmeye çalışan dış parazitler bu dünyanın yaratıcıları. Yani esasen onlar öyle zannediyorlar. Ben en iyisini bilir ve yaparım modundaki bu insanlar senin iki gramlık yaşam enerjini sömürüp seni yok etmeye ant içmişlerdir. Yok ol. Emin ol bu kimsenin umurunda değil. Çünkü sen insanların işlerini yaptırabildiği kadarsın. Hiç bir şey yapamaz yada yaptıramazlar ise işte tam bu noktada ağızlarından akan zehirle bütün negatif

Anne Olunca Anlarsın

Resim
Anneliğin ne kadar kutsal olduğu anne olunca daha iyi anladım. Büyüklerimden, özellikle de annemden duyduğum bir laf var 'anne olunca anlarsın' . Muhtemelen bunu annenizden hayatınızda en az bir kere sizinde duymuş olma ihtimaliniz yüksek. Ne zaman o sihirli cümleyle karşılaşsam 'şu an anlayamadığım neyi anlayacağım acaba anne olunca aman ya' deyip iç geçirir ve her şeyin gayette bilincinde olduğumu falan düşünürdüm. Anne olduğumda ise cidden bir çok şeye daha başka bir gözle bakmaya başladığımı söylemeliyim. Bambaşka biri oldum. Çünkü ben artık bir anneydim. Ben artık kendimden önce başka birini düşünecektim bir ömür boyu. Bir anda bir çok sorumluluğu yüklenince insan bir afallıyor. Çok, çok büyük bir sorumluluk ve güzel olduğu kadar endişe verici bir durum. Bebeğimin doğduğu zaman  şaşkınlık, korku, mutluluk, endişe ve huzur gibi birbirleriyle hiç alakası olmayan bir çok duyguyu aynı anda yaşadım. Önceden olsa buna inanmazdım. Ama insan saçma sapan ve aslında bir o